Uzun yıllar İstanbul'da ilaç sektöründe yönetici olarak çalıştıktan sonra, emeklilik dönemini geçirmek için memleketi Milas'a yerleşen Osman Menteşe, 1998 yılında daha önceden ailesinin oluşturduğu zeytinliklerde modern zeytincilik yöntemleri ile butik zeytinciliğe başladı. Butik zeytincilikte, titizliği, temizliği ve her türlü bakımıyla kaliteli zeytinyağları üretti. İtalya'da yayınlanan dünyanın en iyi sızma zeytinyağlarının yer aldığı La Guida L'Extravergine katalogunda, kendisine ait Menteşe SOM markasıyla, 2007 ve 2008'de üst üste 2 yıl yer almayı başardı. L'Extravergine'nin uzman tadımcılarınınMenteşe SOM Sızma Zeytinyağı için değerlendirmeleri ise şöyle:
"Katalogda mükemmel bir onay alan Ağaçlıhöyük Menteşe Çiftliği, özel bir yağ ile panelimizi büyüledi. İşletmenin seçimi olan, Menteşe SOM Sızma, görünüşte rengi, güzel açık sarı ve berrak; kokusu kuvvetli ve karmaşık olup, olgunlaşmış armudun, beyaz elmanın ve muzun zarif meyve izleri ile donatılmış, nanenin ve maydanozun belirgin balsamik kokusu ile zenginleştirilmiş. Ağızda ince ve kişilikli olup, marulu ve kuru meyveyi hatırlatan taze bahçe sebzeleri esintileri ile nitelenmiş. Acısı yoğun ve ayarlanmış olup badem tadı ile tamamlanıyor. Marine edilmiş ton balığında, mantarlı çiğ sazan balığında, ahtopot salatalarında, buğday çorbalarında, mezelerde, kabuklu yahnilerde, fırında kırmızı ve siyah ette ve keçi peynirlerinde çok uygun."
Zeytin Portalı olarak ziyaret ettiğimiz Osman Menteşe, Milas Ağaçlıhöyük'te bulunan zeytincilik işletmesinin kapılarını bizler için açtı ve kendisini başarıya götüren yoldaki deneyimlerini bizlerle paylaştı.
Zeytin Portalı - Zeytinyağını kaliteli bir şekilde elde etmek için neler yapmamız gerekir?
Osman Menteşe - Zeytinyağını kaliteli olarak elde edebilmek için bir kere zeytin meyvesinin kaliteli olması lazım. Ne koyarsanız onu alırsın. Zeytin meyvesini kaliteli üretebilmek için ağacın bakımlı olması gerekir. Ağacın bakımlı olması ne demek? Ağacı budayacaksın ve gübreleyeceksin. Organik üretim yapmıyorsan, ağacı düzgün olarak ilaçlayacaksın. Organik üretim yapacağım ben diyorsan organik iletim türü ilaçlama yapacaksın. Onu da organikçilere soracaksın. Dedik ki biz şimdi… Budama, sulama, gübreleme ve usulüne uygun toplama. Usulüne uygun toplama, çulları yere ser… Sonra ya elle ya da makineyle hasat yap. Bu faktörleri bir araya getirip uygularsan kaliteli bir zeytinyağı elde edersin ama bunu elde edebilmek için topladığın zeytini en geç 24 saat içinde sıktırman ve sıkılırken de soğuk sıkım tercihini kullanman lazım. Yani yağı pişirmeden, yüksek ısı derecelerinde verilen sularla, yüksek sıcaklıkta hamurla değil soğuk sıkım tekniğiyle uygularsan kaliteli bir zeytinyağı elde edersin.
ZP - Zeytin toplandıktan sonra bekletilirse ne tür sorunlar ortaya çıkar?
OM - Zeytin, dalından çulun üzerine düştüğü andan itibaren fermente olmaya başlar, yani zeytinin içinde bozuşma başlar. Kaldı ki zeytin ağaçta da bozulmaya başlar. Sen bu ağacı şubat ayında toplarsan, buradan sıkacağın zeytinden elde edeceğin yağ, iyi şartlar altında, 0,7 - 0,8 asittir. Dolayısıyla zeytini mümkün olduğunca erken hasat etmelisin. Zeytin yarı yeşil, yarı alaca veya siyah kombinasyonuyla bir sıkım gerçekleştirsen ve bu topladığın zeytini en geç 24 saat içinde sıkarsan yüksek kaliteli güzel bir yağ elde edersin.
ZP - Toplama zamanını neye göre ayarlamak gerekir? Zeytinler ağaçta iyice olgunlaşmalı mı?
OM - Mesela bu ağaç (üzerinde yeşil, alaca ve siyah zeytinlerin olduğu bir ağacı göstererek) bana göre toplamaya hazır. Niye toplamaya hazır? Yeşili var, siyahı var, alacası var. Bu ağacı topla, bunu sık, söylediğim şartları yerine getir, buradan çıkacak asit en fazla 0,4 olur. Yüksek aromalı, lezzetli bir yağ. Zeytinyağında, sızma zeytinyağında olması gereken geniz yakıcılığı, dildeki acılık gibi şeyleri normal değerlerinde yakalarsın. Ama bu ağacı tamamen yeşil toplarsan az yağ alırsın. Çok kokulu, geniz yakıcı ve düşük asitli bir yağ alırsın. Böylesini isteyenler de var. Benim standardım ise şöyledir; hem yeşil olacak hem siyah olacak hem de alaca olacak.
ZP - Optimum yağ miktarı nasıl elde edilir?
OM - Yağ miktarı ise tamamen ayrı bir konu. Yeşil zeytinden az yağ alırsın. Zeytin siyahlaştıkça içindeki yağ miktarı artar ama yağın kalitesi, kokuları, içindeki fenoller bakımından düşer. Oysa iyi zeytinyağının içinde aroma ve aromayı veren fenoller olmalı. E vitaminleri içinde kalsın ki zeytinyağı sağlığa yararlı olan özelliğini korumaya devam etsin. Simsiyah zeytinden elde edilen zeytinyağında bunların miktarı daha düşük olduğu için kalite bakımından daha düşük olduğunu düşünüyorum.
ZP - Fenolleri korumak için sadece ne zaman toplandığı değil, toplandıktan sonra yapılan işlemler de önemli…
OM - Tabi ki… Daha önce de söyledim gibi soğuk sıkım çok önemli. Zeytinyağını sıkmak için hamuru yüksek derecelere getirirken, daha çok yağ almak amacıyla yüksek derecelere getirirsen ne oluyor? Hamur orada pişiyor. Bu pişerken de bu uçucu olan fenoller uçuyor gidiyor ya da çok az kalıyor zeytinyağının içinde, hâlbuki soğuk sıkımda onlar içinde kalıyor çünkü uçmuyor.
ZP - Zeytinyağı sıkımıyla uğraşanlar ne kadar bilincinde bu durumun? Ne kadarını uyguluyorlar?
OM - Zeytinyağı yapanlar bunun bilincinde, çok azı bilinçsiz aslında. Bizim insanımızın geçmişten gelen bir alışkanlığı var. Nedir o geçmişten gelen alışkanlık? Eski sistem yağ sıkma. Zeytinleri topla, özel çuvallara koy, pres altında sıcak suyla bastır, yağ çıksın. Bir haznede toplansın, su alta insin, yağ üste çıksın, maşrapayla öbür tarafa al. Eski sistem, dedelerden görülen usul bu… Ayak yağı diye bir yağ yakılırmış daha önceleri. Zeytini tablanın üzerine yayarlarmış, kadınlar ayaklarıyla çiğnerlermiş. Çiğnerlerken de sıcak su dökerlermiş. Dolayısıyla, insanların kafasında yerleşmiş olan düşünce; zeytinden yağ çıkarmak için sıcak su dökeceksin… Bu şimdiki modern işletmelere de taşınmış. Adam en iyi zeytinyağı fabrikasını kuruyor, üretici getiriyor zeytinini… Ben burada soğuk sıkım yapacağım diyor fabrikacı. Üretici olan diyor ki yok, ben soğuk sıkım falan istemem. Sen bas sıcak suyu, yüksek olacak diyor. Ne yapsın fabrikacı? iş kaybetmemek için zeytini sıkıyor. Öylesine bir yağ.
ZP - Yüksek sıcaklıkta elde edilen yağın kalitesi doğal olarak düşük oluyor. Bu durum fiyatını da etkilemiyor mu?
OM - Aslında etkiliyor. Orada, o da ayrı bir düşünce… Türkiye’de zeytinyağı fiyatı açıklandığı vakit, kötü yağın fiyatı esas fiyat diye gösteriliyor. Nedir kötü yağ? 5.0 asit. Rafine kalitesinde yağ. Hiçbir işe yaramaz. Sadece rafine ya da sabun yapılır. Fiyat açıklanırken 5.0 asidin fiyatını açıklıyorlar, kötüyü örnek gösteriyorlar. Hâlbuki, en iyisi örnek gösterilmeli. Yarım asidin fiyatı bu denmesi lazım ki insanlar ona koşsunlar.
(Osman Menteşe alaca bir zeytini yarıp gösteriyor…)
OM - Gideceğiz şimdi fabrikaya sıkılan yağda da aynı kokuyu alacaksınız. Aynı koku… Ondan sonra orada başka bir yağ daha göstereceğim. Bodrum’da birisi sıktırmış bana analiz için yolladı. Bir başka yağ da göstereceğim. Bir de Gemlik zeytinlerinden, yine benim şartlarımda, kendi Gemliklerimin sıkılmış halini göstereceğim. Aradaki farkları göreceksiniz.
ZP - Gerçekten aroması çok güzel…
OM - İşte bu… Bu aroma benim zeytinyağımın içinde de var.
ZP - Aromaya gelmişken… İtalya’ya giden yağlarınızın incelenmesinde, tadım uzmanları tarafından duyusal testleri yapıldığında birçok değişik aroma söylenmiş. Mesela armut kokusu…
OM - Bu çok ileri bir tadım uzmanlığını gerektiren bir şey. Ben de tadım uzmanlığına katıldım. Belli bir aşamaya geldim ama itiraf edeyim ki ben zeytinyağımın içindeki o armutları, yabani elma tatlarını çok fazla yakalamış değilim. Ama bu belki yılların getirdiği bir tecrübenin sonucunda, hani bugünden ben onu söyleyebilirim diyemem. Ama bu yapılıyor. Bunu İtalyanlar yapıyor. İtalyanlar bir uzmanlık alanı haline getirmişler. Bunu yapıyorlar. Bugünkü şartlar içinde onların bilgi uzmanlığında olan bir şey. Ama bu da yapılması gereken bir şey. Bunları da yakalayabilmek ve öğrenebilmek önemli.
ZP - Yağımızı markalaştırmak için kendi bölgemize ait olan bu tür aromaları ön plana çıkarmamız gerekiyor…
OM - Öyle yapmamız lazım. Bunu yapabilmen için her şeyden önce kaliteli zeytin üretmen lazım. Kaliteli zeytin üretmek için şartları yerine getirmen gerekli. Ağacın altına çullar yayacaksın, zeytini toprağa dökmeyeceksin. Kasalarda toplayacaksın, makineyle ya da elle hasat yapacaksın. İlk önce bunları yapacaksın. Bunları yaptıktan sonra ben bunu nasıl değerlendirebilirim şeklinde düşünmek lazım.
ZP - Bunda sonra yapılacak bir sonraki aşama nedir? Malı iyi şekilde topladık hasadını yaptık. Ağaçlarda her sene yapılması gereken bakım nedir? Kuralları nelerdir?
OM - Hasattan hemen sonra ağaçlarını bordo bulamacı yapmalısın. Çok önemli. Ondan sonra gübresini atacaksın. Bordo bulamacı halkalı leke hastalığının birebir ilacı. Halkalı leke hastalığı, zeytin ağacının en büyük belasıdır. Bu belaya biz de uğradık. Ondan bu sene ürünümüz az. Yoksa normal şartlarda bizim ağaçlarımızın altında dalların aşağı inmesini engelleyen dikmeler olurdu. Dallar aşağı inerlerdi. Biz bir kere yaptık, aslında üç kere bordo bulamacı yapmak lazım. Bir kere hasat biter bitmez şubat ayında, ikincisini nisanda, budama yapıldıktan sonra, bir de meyve yoksa ekim ayında bordo bulamacı yapacaksın. Böylece halkalı leke hastalığı zeytin ağacına uğrasa da dal yapraklarını dökmez. Yapraklarını dökmeyen ağaç da meyve verir.
ZP - Halkalı leke hastalığının tek sebebi mikroorganizmalar mıdır yoksa kuraklık gibi şeylerin etkisi var mıdır?
OM - Bu bir mantar hastalığıdır. Bununla mücadele etmek çok önemlidir. Nisan ayına gelmeden önce ya ağacın durumuna göre ara budaması yapacaksın, yani yan dalları aralayacaksın. Biz onu iki senede bir yapıyoruz. Mesela bu sene ara dalları Serkan (Osman Menteşe’nin kahyası) aldıracak. Araları açacak. Nedir? Aralara güneş girsin. Nisan ayından önce o yapılır. Çiçeklenme başladıktan ve meyveye dönüştükten sonra sulamaya başlanmalıdır. Bir de çiçeklenmeden öncepamukçuk hastalığı olur. Ona karşı bir ilaçlama yapmak lazım. Ondan sonra haziranda ikinci kez pamukçuk hastalığı olur. Bir de zeytin güvesi gelir. Onun için ikinci bir ilaçlama gerekli. Sonra sulamaya başlamak lazım. Mayısta yani. Çiçekten meyveye dönünce bir sulama yapman lazım. Ondan sonra Haziran 15’den Eylül 15’e kadar sürekli sulaman gerekli damla sulama ile. Ağustos 15’den sonra ağustos sonuna kadar zeytin sineği için bir ilaçlama yapmak lazım. Sonra ondan 1 ay sonra ikinci bir ilaçlama lazım ama mesela biz de yaptık ama burada fazla pek başarılı olamadık galiba, çünkü meyve ne kadar iriyse zeytin sineğinin vurma oranı o kadar fazla oluyor.Zeytin sineği, zeytinin içine girer, zeytini kurutur. Asit oranını yükseltir. Biz şimdi bu ağaçları 2 kere ilaçlıyoruz, belki 3 kere ilaçlamamız lazımdı. Zeytinler, zeytin sineğine maruz kalırsa tabi yağın kalitesi düşer ama yüzde olarak düşükse o kadar önemli değil. Ama yemeklik cins ise önemli. Yemeklik cins ise hiçbir koşulda kullanılmaz…
ZP - Çiçeklenmenin normal şekilde olması gerekiyor ama çok fazla olması da istenen bir şey değil herhalde…
OM - Ağaç, kaldırabileceğinden fazla olan çiçeği atıyor. Ama rüzgârlar, fırtınalar, yağmurlar olursa yapabileceğin bir şey yok. Normal şartlarda o ağaç ne kadar kaldırabilirse, o kadar çiçeği tutuyor. Zaten bütün gördüğün çiçekler meyveye dönerse ağaç kırılır..
ZP - Bu sene var yılı… Gelecek sene ürün daha az olacak. Bunu engellemek için herhangi bir çözüm var mı? Yoksa bunun sebebi sadece sırıkla vurulması mıdır?
OM - Sırıkla vurulmanın belki payı var ama bir kere şunu bilmemiz lazım başlangıç noktasında esas ana fikir olarak şu bu zeytinin meyvesi. Zeytin meyvesinin, zeytinin ağacının 32-33 ayrı cinsi var. Bu bir sene var bir sene yok yılının bilimsel ismi periyodisite. Bu bütün meyvelerde var. Sadece zeytinde değil, öbür bütün meyvelerde bu, fark edilir niteliktedir. Ama halk arsında yerleşmiş şu deyimler bunu açıklar: Bu sene ayva çok oldu. Bu sene kiraz çok. Bu sene erik çok. Bu sene lafı aslında buna karşılıktır. Meyvenin bolluğuna meyvenin azlığına karşılıktır ama bu zeytin meyvesinde periyodisite en fazla göze çarpar niteliktedir. Zeytin meyvesi içinde Memecik cinsi en fazla duyarlıdır ama Gemlik öyle değildir. Bir de sen bunu döversen sırıkla, filizleri koparırsan, gübrelemezsen, bakmazsan bu ağaç küser. Geç toplarsan kendini hiç toparlayamaz. Dolayısıyla ağaç sana bir dahaki seneye meyve vermeye hazırlıklı olmaz. Ama bakarsan hava şartların, iklim şartların da düzgünse bu sene 100 verdiyse oransal olarak öbür sene 20-25 verir. Ama 0 vermez. Bakmazsan, sulamazsan, gübrelemezsen nerden beslenecek bu gariban bir yerden besin alması lazım. Bunun gübresini vermezsen, besleyemezsen, ağacı sulayamazsan, verdiğin besini kendi sulama kanallarından geçecek şekilde sulandırmazsan gübreyi nasıl beslenir? Beslenmez. O zaman da meyvesini vermez.
ZP - Uzun yıllar içinde, halkımızda zeytin ağacına bakılmaz,su verilmez, gübre atılmaz gibi bir düşünce oluşmuş. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
OM - Ben onu söyleyen insanları kınıyorum. Böyle yanlış şeyleri söyledikleri için. Batıl inançlar bunlar. Bunlar kötü şeyler. Zeytin ağacına bakmazsan başka hastalıklar da gelir. Dolayısıyla ağaca bakman lazım. Bakacaksın ve ağacını seveceksin ki sana ürün versin. Şimdi gelelim yineperiyodisiteye… Dedik ki Memecik periyodisiteye en duyarlı cins. Bundan dolayı bakman lazım. Bakımını yaparsan bir sene 100, öbür sene 20-25 olur. Her zaman Tanrı’yla işin iyi gidecek, hava şartları düzgün olacak, meyvenin yetişmesi için O da yukarıdan bakacak.
ZP - Bizim kontrolümüzde olmayan şartlar da var…
OM - Tanrı’nın sana sundukları düzenli olacak. Bunun dışında geliyoruzdiğer bir zeytin çeşidine, Gemlik’e, bir sene 100 var yılında, öbür yıl 60. Belki bu nedenle Gemlik çeşidini çok fazla teşvik ettiler. Ben onayorumlamak istiyorum ama öbür tarafa baktığın vakit çıkan yağınkalitesi güzel bir kalite değil. Bu yöredeki Gemlik cinsinin etkalınlığı, Gemlik’in Gemlik’ine göre farklı. Gemlik’i yemeklik olarakdeğerlendirirken erken toplayıp, yeşil olarak değerlendirmek lazım.Gemlik’in her sene verme gibi bir özelliği var.
ZP - Yurtdışındaki zeytin çeşitlerini Türkiye’ye bir şekilde getirmeye çalışıyorlar. Aslında buranın zeytinleri buranın hava şartlarına göre oldukça uyumlu. Siz ne düşünüyorsunuz?
OM - Bunlar çok yanlış şeyler. Türkiye zeytinciliğin ana vatanı. Ben yurtdışında bu şekil tutmuş cinsleri alırım, gelir Türkiye’de bunu dikerim. Çok zeytin dikerim. Çok kazanırım. Bunlar yanlış şeyler bunlar kötü şeyler. Sen kendi memleketinin öz varlığını geliştireceksin. Bu kadar üniversite var. Bu kadar araştırma kurulu var. Buradaki insanlar çalışsın. Kendi zeytinlerimizin verimini arttırıcı önlemleri araştırsınlar. Kendi çeşitlerimizle dünyaya ismimizi yayalım. Ne olacak ben almışım İspanya’nın arbequina’sını ya da manzanilla’sını burada yapmışım. O, İspanyol’un zeytini, benim zeytinim değil. Bana göre dünyanın en güzel zeytini Memecik zeytini. Oradan çıkan yağı tadın, göreceksiniz.
ZP - Uzun yıllar özel sektörde çalıştıktan sonra zeytinciliğe, bildiğimiz kadarıyla, 10 yıl önce giriş yaptınız. Aileniz daha önce zeytincilikle ilgileniyor muydu?
OM - Topraklarımızın hepsi ailemizden, dedemizden kalma topraklar. Bu zeytinleri de 40-50 sene önce rahmetli babam diktirdi. Şu andaki kahyamızın dedesi, bizim ailemizin kâhyasıydı. Zeytinliklerimiz böyle bir aile ile dönüyor.
ZP - 10 yıl önce bu işe başladığınızdaki bilgi seviyenizle şu andakini karşılaştırırsanız, buraya gelene kadar neler yaptınız? Zeytinciliğe yeni başlamak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
OM - 10 yıl önce benim burada ilk işim zeytin toplamaktı. Şimdiki kahyam Serkan’ın amcası o zamanki kâhyaydı. Ben İstanbul’da özel sektörde çalışmıştım. İlaç sektöründe üreticiydim sadece buraları tarlalarım olarak biliyordum. Babamın zeytinlikleri olarak biliyordum. Kendim bunun işletme sorumluluğunu alınca ilk karşılaştığım mesele zeytin ağaçların hasadıydı. Serkan’ın amcasına sordum. Nasıl yapacağız bunları dedim. Sen, Milas’tan 10 tane boyundan büyük sırık alacaksın dedi. Ben adamları bulacağım konuşacağız adamlarla. İyi ne zaman? Öbürgün. Adamlar geldi. Sırıkları aldın mı? Aldım. Kaç kişi geleceksiniz?10 tane sırıkçı, 20 tane kadın dedi. Ne yapacak bunlar? Onlar ağaçları sırıklayacak, meyveleri indirecek, kadınlar toplayacaklar. Ertesi gün geldiler. O 10 tane koca koca adamlar, benim boyumdan büyük sırıklarla çat çat çat ağaçları vurdular. Böyle içim sızladı sanki kendim dayak yemiş gibi oldum. Bu böyle olmaz dedim. Sene 1998. 1999 yılında ilk hasat makinemi İtalya’ya gittiğimde aldım getirdim. Ağaçları budadım. Makineli hasada başladım. 99’da yapamadık çünkü tam meyve yoktu. 2000 yılında makineyle hasada başladım. İlk önce o büyük İtalyan makinesini,bir tane sarsıcı motoru, daha sonra 2 tane sarsıcı motoru daha sonra dabu 4 tane Pellenc’i aldık. İşte bunlarla zeytinlerimizi topluyoruz. Bizim zeytinlerimize sopa girmez. Elinde sopa olanı görürsem ben sopa vuruyorum. Bir adamın elinde zeytin ağacını sopaladığını görürsem, benona sopamı vuruyorum. (Gülüyor) İşte Serkan biliyor.
ZP - Bu hasat ile ilgili verdiğiniz karardı… Bunun dışında gördüğünüz eksiklikler nelerdi?
OM - Gördüğüm eksiklikler… Gübrelemeyi toprak analizine göre yaptırdım. Daha sonra yine hasada dönük olarak kasaları devreye sokmaya başladım. Kasaları da 2002’de aldım. Ondan sonra 2004 yılında, haydi ufak bir işletmem olsun dedim. Çünkü pamuk ziraati de yapıyorduk biz burada, fakat pamuktan para kazanmamaya başlayınca, o pamuğun bir işletme sermayesi var, elimde kalıyor duruyordu. O işletme sermayesini zeytin sıkma makinesinin yatırımına dönüştürdüm.
ZP - Butik zeytincilik zeytin sıkma makinesini aldığınızda başladı o zaman. 1998’de yoktu…
OM - O zaman başladı. 2004 yılında başladı. Sulama sistemini damla sulamaya dönüştürdük. Şimdi bütün zeytinliklerimiz damla sulamaya toplandı.
ZP - Peki daha önce yağmurlama sulama var mıydı?
OM - Yok, hayır. Daha önce salma sulama vardı. Sular akar, adam peşinden koşar. Öyle bir sistemimiz vardı. Şimdi tam modern zeytincilik işletmesi var diyebilirim. Bakımından, toplanmasından, işlenmesine kadar.
ZP - 1998’den 2008’e gelene kadar veriminiz ne kadar arttı?
OM - Verim de arttı. %10 falan artmıştır. Çok fazla bunu rakamsal olarak belirtmek mümkün değil çünkü yılların arasındaki farklı şeyler insana derinlemesine analiz yaptırmıyor. Yağ veriminde ve yağ kalitesinde artma var. Bu yağlara bakıyorum, 0,3 – 0,4 asit çıkıyor. Ben böyle bir şey görmedim. Önceleri en iyi şartlarda sıktırdım TARİŞ’te. Orada da 0.5, 0.6, 0.7 çıkardı. Genellikle 1’in üstünde çıkardı. Yani bu yağın kalitesinde artış oldu daha aromatik, daha güzel, daha lezzetli yağlar elde ettik.
ZP - Öyleyse konuyu toparlamak gerekirse, bilimsel olarak yapmak isteyenler ilk önce bakımdan başlamalı…
OM - İlk önce bakımdan. Bakımı doğru yapacaksın ki iyi malın olsun. İyi malı iyi şekilde toplayacaksın ki makineye iyi mal koyasın. İyi bakacaksın iyi toplayacaksın, iyi yağ elde edeceksin.
ZP - Bunların sonunda eğer hava koşulları her şey yolunda giderse başarı kaçınılmaz…
OM - Güzel bir şey elde edersin.
ZP - Peki yurtdışına açılma ve ürün gönderme kararını ne zaman verdiniz?
OM - Yarışmalara mı? Makine de aldıktan sonra o zamanki makineyi montaj eden bir İtalyan gelmişti. Adam yağımızı tattı. Bu yağ çok güzel dedi. Bizim patron çok meraklı, ona götürebilir miyim dedi. Olur, götür dedim. Verdim 1-2 örnek. Onlardan cevap geldi çok güzel yağ diye. Bu, benim düşüncelerimi biraz tetikledi. Sonra işte bu internet ortamında bu İtalya’daki uluslararası katalogun davet yazısını gördüm. Hadi dedim katılalım. Yolladık bir iki numune. Baktım çok güzel netice geldi. Gurur duydum tabi. İki kere yolladım. Geçen sene yollamadım. Bu sene de yollamayı düşünüyorum. Bakalım…
ZP - Çok güzel, gerçekten umut verici… İtalya’da butik zeytincilik çok yaygın...
OM - Tabi… İtalya’da böyle zeytinciler. Hepsi böyle ufak tefek. Kendi makineleri var. Ayrıca, böyle benim yaptığım gibi, büyük sanayicilere de veriyorlar. Ama artık İtalyanlarda zeytinyağı biraz şarapla özdeşleşmiş. Akdeniz kültürü beraber… Sezar’ın hakkını Sezar’a diye bir laf var ya… İtalyanlar bu işin bilimini yapıyorlar. Zeytinyağıyla ilgili araştırma onlarda, gerek makine sanayi gerek zeytinyağı sanayi onlarda. Adamlar da, İspanyollar da böyle, bunların nemasını topluyorlar. Adam boşu boşuna dünya piyasalarını elinde tutmuyor. Arkada böyle bir desteği olduğu için… Şimdi biz niye öyle satamıyoruz? Senin böyle desteğin yok. Sen böyle olmayınca da sana da davranış başka türlü oluyor.
Kaynak : Zeytin Portalı